Stockholm sendromu aramızda yaptığımız bir şakaydı
Kemal Kılıçdaroğlu ile Çarşamba günü, muhalifleri disipline etme adına "CHP'nin aleyhine atıp tutan insanların konuşma metinleri toplanacak. Partiye zarar verenlerle ilgili gerekirse işlem yapılacak" kararının alındığı MYK toplantısının...
Partiye zarar verenlerle ilgili gerekirse işlem yapılacak" kararının alındığı MYK toplantısının bitiminde görüştük. Kılıçdaroğlu, muhaliflerin kurultay atağına partiden ihraca kadar gidecek disiplin soruşturması uyarısıyla cevap verirken, her konuda görüş birliği içinde olmadığının altını çizdiği Gürsel Tekin'e "Sen de biraz öfkeni kontrol altına al" mealinde konuştu. Stockholm sendromuna gelince, meğer o bir şakaymış! Kendi aralarında konuşup espri yapmışlar. Seçim gerginliğini bir nebze de olsa sendrom muhabbeti sayesinde atmış olmalılar. Bu sendromun bir hastalığa işaret ettiğini düşünmüyor Kılıçdaroğlu, sosyologlara sorun bunu diyor. Asıl ilginç haber, il ve ilçe başkanlarına bundan böyle performanslarını gösteren karne verilecek olması. CHP Genel başkanının bir başöğretmen kadar okuluna hâkim olmasından daha doğal ne olabilir?
-MYK toplantısında neler görüşüldü?
-Birden fazla konu. Şu anda tutuklu olan milletvekillerinin durumu ne olacak? Onların gelip yemin içmeleri için AKP'nin girişimi olacak mı olmayacak mı onu tartıştık. Onlar savcılıktan kâğıt aldılar, milletvekili olmalarında hiçbir sakınca yok diye. İki, bize başvurdular partiye. Biz bunları Yüksek Seçim Kurulu'na bildirdik. Yüksek Seçim Kurulu milletvekili olmalarında hiçbir sakınca yoktur dedi. Resmi gazetede yayınlandı. Halka gittik. Halk da bunlara oy verdi. Şimdi bunların gelip mecliste yemin töreninde yemin içmeleri gerekiyor.
-Ama savcılık da dedi ki, tutukluluk halleri devam eder.
-Yemin içmeleri ayrı, tutuklulukları ayrı. Önce gelip parlamentoda yemin içmeleri lazım. Yemin içmeleri ile ilgili önlerinde hiçbir yasal engel yok. Eğer engel çıkarsa bir, YSK yanlış yaptı demektir. İki, halk yanlış yaptı demektir. Üç, cumhuriyet savcılığı bunlara izin verdi. O da yanlış yaptı demektir.
-Başka ne konuşuldu MYK'da?
-CHP'li olup televizyon kanallarında CHP'nin aleyhine atıp tutan insanların konuşma metinleri toplanacak. Partiye zarar verenlerle ilgili gerekirse işlem yapılacak.
-İhraca kadar gidecek mi?
-Ona disiplin kurulu karar verecek. Ama önce bir bilgilerin, belgelerin toplanması gerekiyor.
-Hep sakin güç olarak adlandırıldınız. Artık gergin güce mi dönüştünüz?
-Hayır. Bir partiyi parti yapan kendi öz disiplinidir. Bizi niye eleştirdiniz diye kimseye ceza vermek ya da partiden atmak gibi bir düşüncemiz yok. Ama olay eleştiri sınırlarını aşıp partiye zarar verir noktaya geliyorsa o zaman onlara kusura bakmayın diyeceğiz.
-Eleştiri sınırlarının aşılıp aşılmadığının somut bir ölçüsü var mı?
-Eğer birisi açıkça CHP'ye küfrediyorsa ve karşısındaki CHP'liler hiç ses çıkarmıyorlarsa bu eleştiri sınırlarını aşmak demektir. Bu belli bir suçlamayı otomatikman kabul etmek demektir. Buna benzer bazı olaylar var. Bunu hukukçular değerlendirecek. Hukukçu değilim ama biz partide disiplini sağlamak istiyoruz.
-Seçim sonuçlarıyla ilgili madde madde özeleştiri yaptınız mı peki?
-Elbette. Çalışmamız şöyle. Bir, hangi il ve ilçelerde bizim oy oranımızdaki artış AKP'nin oy oranından daha yüksek? İki, hangi il ve ilçelerde AKP'nin oy oranı bizim oy oranımızdan daha yüksek? Üç, bizim belediye başkanlarımızın olduğu yerde oy oranımızdaki gelişme nedir? Dört, büyük merkezlerde, Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa gibi, tablo nedir? Önce bu verileri çıkarmamız lazım.
-Parti Meclisi ne zaman toplanacak?
-3 veya 4 Temmuz günü parti meclisini toplayacağız. Ve parti meclisine ben ilk kez son derece sağlıklı, iç tutarlılığı olan bir raporla gitmek istiyorum. Artımız nedir, eksimiz nedir? Arkadaşlara bu konuda talimatlar verdim. Rakamlar, bilgiler çıkıyor. Yüksek Seçim Kurulunun kararlarının kesinleşmesini bekliyoruz. Çünkü bazı sandıklarda bize oy çıkmadığını görüyoruz. Ama o sandıkta parti gözlemcimiz var. O yüzden Yüksek Seçim Kurulu'na itiraz ediyor bazı arkadaşlar. Ben oy verdim, nasıl benim oyum çıkmadı diye. O sonuçları da aldıktan sonra bir değerlendirme yapacağız.
-Size göre seçimi kaybedişin sebepleri ne?
-Birden fazla nedeni var. Birincisi biz projelerimizi kısa süre içerisinde geniş kitlelere anlatamadık. İki, bizim karşımızda bir devlet gücü vardı. Valisi vardı, kaymakamı vardı, sosyal yardımlaşma dayanışması vardı, medya gücü vardı. Bizim o kadar güçlü bir medya gücümüz yoktu. AKP'nin ciddi bir medya gücü vardı. Örneğin ben çıkar konuşurum miting meydanında, bir veya iki televizyon verir. Ama Sayın Erdoğan konuştuğu zaman on beş yirmi hatta bazı günler yirmi bir televizyon canlı veriyordu.