banner40

banner28

Muradiye Su hedef yükseltti

Bursa Büyükşehir Belediyesi‘nin, BUSKİ Genel Müdürlüğü kaynaklarıyla Bursa'nın yerel değeri olan Muradiye Su, Bursalıların suyu olmak için her geçen gün üzerine koyarak ilerliyor.

SEKTÖRLER 09.10.2020, 16:56 09.10.2020, 17:06
Muradiye Su hedef yükseltti
banner23

Bursa Büyükşehir Belediyesi‘nin, BUSKİ Genel Müdürlüğü kaynaklarıyla Kestel Gözede‘de 2017 yılında faaliyete geçirdiği Muradiye Su, özellikle son aylarda yaptığı atılımlarla hedeflerini büyüttü. Pandemi döneminde olmamıza rağmen geçtiğimiz yıl temmuz ayındaki satışlarının üzerine çıkan Muradiye Su, kaliteli makine ve ekipmanların yanı sıra yeni stratejilerle her geçen gün üzerine koyarak ilerliyor.

Bursa’nın en bilinen markalarından BESAŞ’ta uzun yıllar yöneticilik yapan ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş tarafından Muradiye Su Yönetim Kurulu Başkanlığına getirilen Mustafa Bektaş, “Fabrikanın daha iyi hizmet edebilmesi, şirketin bir an önce karlı hale geçirilmesi amacıyla tüm arkadaşlarımızla birlikte tatlı bir heyecan içerisindeyiz. Yeni bir pazarlama stratejisi oluşturduk. Bursa’da BESAŞ mantığını oturtmaya çalışıyoruz. Muradiye Su ile ilgili vatandaş bilsin ki bu su sağlıklıdır, hile yoktur, satış politikasında karlılık önde değildir. Bursalıların ‘bu bizim suyumuz’ algısında olması için çalışıyoruz” diye konuşu.

Muradiye Su, Bursa’mızın yeni bir değeri. Röportajımıza, Muradiye Su’dan biraz bahsederek başlamak istiyorum. Ne zaman kuruldu, üretim tesisleri, çalışan personel sayısı ve iş hacmi açısından bilgi verir misiniz?

9 yılı aşkın bir süre BESAŞ’ta yöneticilik yaptım. Burada gıda sektörü ile tanıştım. 2019 Ekim ayında Bursa Jeotermal AŞ yönetimine girdim, ardından da Sayın Alinur Başkanımızın teveccühü ile Nisan ayından itibaren Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevime devam ediyorum.

Muradiye su çok yeni bir marka. Çok yeni bir tesis. Bizden önce emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bursa’ya bir değer kazandırılma gayreti içerisine girilmiş. Henüz yolun başındayız. Çünkü bu bir süreçtir. Örneğin 1982’den bu yana üretim yapan BESAŞ’ta 40 yıllık tecrübe var. Dolayısıyla tecrübe ve birikim bu işlerde çok önemli. Bursa Jeotermal AŞ, küçük bir hacme sahip alanda daha çok termal su içerikli kurulmuş. 2017 sonrasında da bu fabrikanın kurulmasıyla burası işletme aşamasına gelince birden bire büyük bir hacme dönüşmüş. Burası, 200 milyon liraya yakın bir yatırımla gerçekleşen bir fabrika. Neredeyse 3 yılı dolduran bir geçmişimiz var. Bu süre içerisinde elbette bir takım sorunlarla karşılaşılmış. Bu her yeni yapılanmada olabilecek şeyler. Satış pazarlamayla alakalı, üretimle alakalı bir takım planlar yapılmış. Başarılı olanlar veya olamayanlar var.

9 termal kısımda, 71 de Muradiye fabrikasında olmak üzere toplam 80 çalışanımız var. Biz şu an kapasitemizin yüzde 20’sini ancak kullanabiliyoruz. Bu çalışan sayımız ileride kapasiteye bağlı artabilir. Fabrikamız 60 dönüm alan üzerine kurulu. Bunun 20 bin m2’si de kapalı alan. Oldukça kaliteli makine ve ekipman seçimleri yapılmış. Türkiye’de son dönemde kurulan fabrikalardan en moderni diyebiliriz. Nihayetinde 6-7 aydır bu fabrikanın daha iyi hizmet edebilmesi, şirketin bir an önce karlı hale geçirilmesi amacıyla tüm arkadaşlarımızla birlikte tatlı bir heyecan içerisindeyiz. İnşallah başarılı oluruz.

Muradiye Su’yun hissedar yapısı nasıl?

Ortaklıkta en yüksek pay BUSKİ’de, sonrasında ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde. Onun dışında diğer şirketlerin de küçük ortaklıkları mevcut. İçinde bulunduğumuz tesis, BUSKİ’nin öz kaynaklarıyla kurulmuş, Jeotermal AŞ bunu kiralayıp işleten durumunda. Belediyemizin tüm iştirakleri birbirini destekliyor.

Muradiye Su’yun ürün gamından bahseder misiniz?

Sektördeki ürün gamlarının hemen hemen çoğunu üretiyoruz. Ürün çeşitliliğimiz anlamında 0,33’lük bardak su, 0,33’lük şişe, 0,50’lik şişe, 1’lik ve 1,5’luk şişe, 5, 10 ve 19 litrelik şişelerimiz mevcut. Şu anda bunların her birinin üretimi fiili olarak yapılıyor. Ayrıca damacana hattı hazır vaziyette bekliyor. Ancak şu ana kadar üretimi yapılmadı. Yakın zamanda damacana üretimine de başlayacağız. Zaman zaman yeni ürünleri de piyasaya sunmayı düşünüyoruz.

Su canlı ve doğa yaşamının en temel öğesi. Dolayısıyla suyun temiz, olumlu değerleri yüksek ve içilebilir olması gerekiyor. Muradiye Su’yu bu anlamda nereye koyabiliriz?

Suyu biz sıradan bir ürün olarak görüyoruz. Ancak öyle değil. Eğer diğer gıda ürünlerinde bir dikkat ediyorsak, suda bin dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü su, daha içtiğimiz andan itibaren çok kısa sürede kana karışıyor. Doğrudan doğruya kana karışan ve içerisindeki minerallerle, yararlı ve zararlı maddelerle direk kana karışıp etki edebilen bir ürün. Bu anlamda diğer gıdalardan çok daha titizlikle üzerinde durmamız gereken bir ürün. Bu sektöre de girince Sağlık Bakanlığı’nın su denetimlerinde inanılmaz derecede hassas olduğunu gördüm. Sebebi insan sağlığı için birinci öncelikli olmasıymış.

Muradiye Su’da şöyle bir algı var. Birçok içeceği damak tadımızla ifade ediyoruz. Faydalı veya zararlı kısmı daha sonra geliyor. İnsanlarımız da su konusunda böyle. Belli sertlikteki suyu içtiğinde alışkanlık yapıyor ve en iyi su olarak onu tanımlıyor. Bazıları da daha yumuşak suyu içince en iyi su olarak onu tanımlıyor. Sular arasında iletkenlik anlamında 90’lardan başlayıp 200’lere kadar giden bir skala var. Bu da suyun içim tadını etkiliyor. Bu skala gitgide düştüğünde vücuda daha az faydalı demek oluyor. Muradiye Su’ya baktığımızda iletkenliği yüksek, bu yüzden de damak tadı düşük olarak algılanıyor piyasada. Ancak diğerlerine oranla daha faydalı bir su. Geçmiş alışkanlığımız yumuşak su üzerine olduğundan böyle algılanıyor. Bizim bu değerimiz Ortadoğu’da ve Avrupa’da tutulan bir değer.

Şimdi yeni bir pazarlama stratejisi oluşturduk. Önceden aracı bir distribütör vardı. Şimdi doğrudan toptancılara ulaştığımız bir yapıya geçtik. Temmuz ayı ortalarındayız. Geçtiğimiz yıl temmuz ayı satışlarının üzerine çıktık. Önümüzdeki yıl bunu ikiye katlama hedefimiz var. Diğer bir yandan da 100’lü rakamlarda bayilik hedefliyoruz. Kısacası üzerimize koyarak ilerliyoruz. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Hamidiye Su markası var malumunuz. Birçok yerde görebiliyoruz. Muradiye’nin de iç ve dış piyasalarda bilinir, tanınır ve en çok tercih edilen markalarından biri olması için neler yapılıyor ve yapılması gerekiyor?

Hamidiye Su’yun uzun yıllık bir geçmişi var. Muradiye ismi verilirken muhtemelen belki Hamidiye algısına Bursa alternatifi olsun diye düşünülmüş olabilirler. Sonuçta Bursa’mızın tarihsel bir altyapısı da var. Muradiye, bize yabancı bir isim ve marka değil. Ancak tabi 3 yıllık bir geçmişimiz var. Tanıtım anlamında henüz yeterli çalışma yapılamamış. Bu, imkânlarla da ilgili bir durum. Satış pazarlama stratejisi olarak önce Bursa, daha sonra belirlenmiş birkaç il ve bütün Türkiye pazarlama alanı olarak tek bir distribütöre sözleşmeyle devredilmiş. Tabi tüm tanıtım işlerini de bu firma yapmış. Ellerinden gelen gayreti göstermişler, dolaplar ve araç giydirmeleri yapılmış, belli oranda bir tanıtım olmuş. Ancak daha profesyonel ulusal ve uluslararası tanıtım olmamış. Yakın zamanda biz bunu değiştirdik. Bu dönemde hem Muradiye markamızın hem de yakın zamanda duyurusunu yapacağımız yeni bir markamızın önce Bursa, sonra Türkiye ve daha sonra da satış hedefimizde olan ülkelere tanıtımını yapmak istiyoruz.

Evliya Çelebi’nin ‘su şehri’ olarak tanımladığı Bursa’mızda pek çok su markası mevcut. Siz bu rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?

Su yükte ağır, pahada hafif bir sektör. Aynı zamanda çok uzağa da götüremeyeceğiniz bir ürün. Ne kadar uzağa giderse taşıma maliyeti arttığı için rekabet şansı da azalıyor. Bu anlamda 250 km.’yi aşan yerlerdeki satışların verimliliği olmuyor. Şu an Marmara, İç Anadolu, Akdeniz ve Ege satış bölgelerimizin olduğu yerler. İstanbul’u da hedefliyoruz.

Su sektörü rekabetin neredeyse had safhada olduğu bir sektör. Buraya yatırım yapılma sebebi sektördeki boşluktan dolayı değil. Amaç, suyun öneminin gittikçe arttığı günümüzde kamunun elinde bir kaynak olması. Diğer bir amaç da aynı BESAŞ gibi, fiyatların dengelenmesinde yardımı olsun düşüncesi. Birçoğuna göre sıfırdan başladığımız için ve yeni olduğumuz için dezavantajlı olabiliriz. Kamu olduğumuzdan özel sektördeki kıvraklığı da yeterince uygulayamayabilirsiniz. Ama biz yine de bu rekabetin içerisindeyiz. Bursa tabi su şehri. Bursa deyince aklınıza ne geliyor diye bir anket yapsanız herhâlde yeşil ve su kavramları öne çıkar. Büyük oyuncular hep Bursa’da. Biz de Bursa’nın kendi adına yakışır bir ürün kalitesi olması adına bu markamızı yerleştirme gayretindeyiz. Bu düzen yerleşince Bursa’da BESAŞ mantığını oturtmaya çalışıyoruz. Muradiye Su ile ilgili vatandaş bilsin ki bu su sağlıklıdır, hile yoktur, satış politikasında karlılık önde değildir. Elde edilen karlılık yine kamuya dönüyor. Bu gerçekleri milletimize öğretmeyi hedefliyoruz. Bursalıların ‘bu bizim suyumuz’ algısında olması için çalışıyoruz. Muradiye Su’ya ilave olarak yeni markamızı da yakında kamuoyuyla paylaşmaya hazırlanıyoruz.

Hızlı sanayileşme ve tarım alanlarının hoyratça kirletildiği günümüzde sağlıklı ve hijyenik suya ulaşmak da giderek zorlaşıyor. İçilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda neler yapılabilir, fikirlerinizi paylaşır mısınız?

Keşke tüm dünyada doğayı kirletmeme ile ilgili yatırımlar öne geçseydi, yeraltı kaynakların kirletilmemesi adına insanlar titiz olsaydı ve bu tür hazır su sektörü hiç doğmasaydı. Tabi bu artık bir sonuç oldu. Bu sektörü yok sayalım deme şansımız yok. İçme suyu kaynaklarımız yüzde 100 güvenli ve içilebilir kaynaklar değil. Bursa’mızın suyu birçok yere göre çok avantajlı ama yine de ne yaparsak yapalım yetmiyor. Geçtiğimiz zamanlarda içebildiğimiz suyu neredeyse artık tarımda kullanamaz hale geldik. Tüm bu çerçeveden baktığımızda keşke olsun dediklerimizi bir tarafa bırakmamız gerekiyor. Dolayısıyla bu temiz kaynaklar korunup kontrol altına alınmalı. Bizler de Bursa’mızın kendi kaynağına sahip çıkmaya çalışıyoruz.

banner24
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner42
banner31
hafif kar yağışlı
banner36
Günün Anketi Tümü
Hangi Ülkenin Aracını Kullanıyorsunuz?